SEYDİLER KASABASI
İscehisar'ın doğusunda, Ankara — Afyon karayolu üzerinde, İscehisar'a 11 km, Afyon'a 34 km. uzaklıkta, Hisar Kayası'nın batısına kurulmuş bir kasabadır. 1990 yılında Belediye kurulmuştur.
Kuzeyinde Karakaya Köyü, güneyinde Konarı Köyü, doğusunda Sağırlı ve İmrallı Köyleri, batısında İscehisar ile sınırlıdır. 1997 yılında yapılan sınır tespit kararında bu günkü sınırların tespiti yapılmıştır.
Buna göre:
1.İscehisar ile: Mahmut Sivrisi, Çukur tarlalar, Kara Dere, Bağ Deresi, Höyük, Damgalı Kaya, Keynoğlu Deresi, Karatoprak Tepesi'nden kadastro tespit taşına kadar.
2.Bahçecik Köyü ile: Derin Yatak, Tosbağa Pınarı, Kuzu Pınarı, Çatal Tepe, Ak Toprak, Düğün Tepesi,
3.Konarı Köyü ile: Düğün Tepesi, Süğütlü Kale, Çift Ağıl, Tek Ağıl, Bataklık, Akkoyunlu, Tümlek Tepesi, Dar Taş, Küçük Kepez, Dağdağanlı Kayası, Osman Yatağı,
4.Sağırlı Köyü ile: Osman Yatağı, Demirkale, Karataş, Höyüklü, Köroğlu Kayası,
5.Bayat ilçesi: Köroğlu Kayası, Merdiven Taşı, Bayat Başlığı, Bey Dağı, Karataş'a kadar,
6.Çatağıl ile: Karataş, Tokalı Kaya, Aktal Çeşmesi, Dombay Yatağı, Mahmut Sivrisi,
Afyon'un kuzeyindeki peri bacaları ve kaya yerleşimlerinin meydana geldiği kaya kütlelerine Seydiler Tüf ve Ağlomerası denir. Kuvarsit, muskovit, serisit ve klorit başkalaşmış (metaformik) kayaçlardan oluşur. Beyaz, krem renkli tabakadır. Günümüzden 25 milyon yıl önceki jeolojik devirde (neojen) oluşan formasyonlar Seydiler Bölgesinde yüzeylenmiştir ve karakteristik özellik gösterir. Bu nedenle literatürlere Seydiler Tüf ve Ağlomerası olarak geçmiştir. Kalınlığı 200m.yi bulan tüf Döğer bölgesine kadar uzanır.
Seydiler Bölgesi: Seydiler Kasabası, Karakaya, Olukpınar, Çatağıl, Alanyurt, Kıyır'dan Ayazin'e kadar olan bölgeyi kapsar.
Seydiler Kasabası yakınlarındaki peri bacaları ile Kırkinler Afyon-Ankara yolunun hemen kenarında olduğu için en çok bilinen peri bacaları ye kaya yerleşimleridir. Seydiler'den kuzey batıya gidildikçe yamaçlarda dizili peri bacalarının yanı sıra fazla bilinmeyen Ağınönü İnleri, Böcü İni, Ornaş Kayalıkları, Alanörün Mezar Odaları ve Selimiye Mezar Odaları bu bölgede dikkat çeken kaya yerleşimleridir. Hisar mevkisinde Klasik Çağ'dan kalma kale kalıntısı vardır.
Ortaklar Ovası dar ve uzun düzlük halinde Bahçecik Köyüne doğru uzanır. Ovanın içinden Ortaklar ve Avşar Dereleri geçer. Derelerin suları tarımda kullanılır.
Seydiler, Anadolu'daki ilk yerleşim merkezlerinden birisidir. Çevresinde bulunan eserler buranın yerleşim tarihini Eski Tunç Çağına kadar götürür. Buna göre 5.000 yıllık bir geçmişi vardır. Buranın en parlak dönemi Hititler Dönemidir. Bu devirde yerleşim merkezi Yanarlar Mevkisi'dir.
Yanarlar, Seydiler Kasabasının l,5km. güneyinde bir mahalledir. Balkan Savaşından (1912) sonra Anadolu göçen Avşar Yörükleri'nin bir kısmı buraya yerleştirilmiştir. Uzun süre burada hayvancılık yapmışlardır. Zamanla yörük aşiret beyi Yanar'ın ismi ile anılmaya başlamıştır. İsmini aşiret beyinin adından almıştır.
Yanarlar mahallesinin kuzey sınırında, ortalama 6 hektar genişliğindeki yayvan sırtta, Küpyeri mevkisindeki tarlaları süren çiftçiler çeşitli küp mezarlar ortaya çıkarmışlardır. Köylüler çıkardıkları küpleri evlerine götürmüşler çeşitli amaçlarla kullanmışlardır. Çıkan malzemelerin bir kısmı Afyon Arkeoloji Müzesine verilmiştir. Bu eserlerin M.Ö.III binden M.Ö.II kadar olan devreye ait olduğu tespit edilmiştir. Bu olaydan sonra burada bilimsel bir kazı yapılmıştır.
Ankara Üniversitesi Dil Tarih Coğrafya Fakültesinden Prof. Dr. Kutlu Emre başkanlığında bir bilim ekibi 1975-1976 yılları arasında kazı yapmıştır.161 M.O.III-II. bine ait Hititler Dönemini aydınlatan çok zengin malzemeler orta çıkarılmıştır.
Çıkarılan malzemeler:
a)Seramik eşyalar: ölülerin gömüldüğü küpler, yonca ağızlı testiler, yuvarlak ağızlı testiler, sepet, kulplu çaydanlıklar, emzikli ibrikler, çift kulplu vazolar, çanaklar;
b)Süs eşyaları: iğneler, halkalar, gerdanlık taneleri;
c)Ağırşaklar ve aşık kemikleridir. Bu malzemeler Afyon Arkeoloji Müzesinde sergilenmektedir.
Çıkan bu eserler, Asur Ticaret Kolonileri dönemiyle, Eski Hitit Dönemine ait özel bir koleksiyon oluşturur. Yanarlardan yapılan kazıdan 36,kazı dışı 10 adet küp mezar çıkarılmıştır.
161 Bu ekibe, Bakanlık temsilcisi olarak Afyon Müzesi asistanlarından rahmetli Saadet Özgündüz ve Arkeolog Sedat Heper katılmıştı.
Seydiler Kasabası, Klasik Çağlarda (Pers, Helen, Roma ve Bizans) önemli yerleşim merkezlerin dendir. Roma döneminin ünlü şehirlerinden Dokimeion'un banliyösü olması nedeniyle önem kazanmıştır. Bu gün Seydiler Kasabasındaki evlerin, çeşmelerin, cami ve türbenin duvarlarındaki bu devre ait mimari parçalar, mezarlıktaki stel parçaları bu devirdeki varlığını ortaya koyar.
7.asırdan başlayarak, 11.asra kadar; önce Persler, sonra Araplar ve Türkler tarafından düzenlenen seferlerde, köyler dağıldı, şehirler harap oldu. Ayrıca 1096 yılında başlayan Haçlı Seferleri Anadolu'yu perişan etti.
162 Küp mezarlara ,ölüler henüz sıcak iken,ayağı küpün dibine, başı küpün ağzına gelecek şeklide çömeltilerek konur. Küpün içine ölü hediyeleri ve takıları konur. Yanarlarda çıkanlar ölü küplerinden, emzikli ve yonca ağızlı testiler, vazolar, antilop başlı tutamaklı emzikli testiler, insan başlı erkeklik organı biçiminde emzikli testiler çıkmıştır. Bu testilerden dinsel törenler de kutsal içkiler içiliyordu.
Türkmen Mezar Taşları
Türkler 11. asırdan itibaren buralara iskan olmaya başlamışlardır. Buraya ilk iskan olan Morcalı Türkmeni'dir. Bayat, İscehisar, Han, Alanyurt, Kemerkaya ve Emirdağı'nın Morcalı Tükmen köyleri ile aynı Türkmen boyundandır. Adetleri, gelenekleri arasında benzerlik vardır. Afyon Müzesindeki ve Seyyid Hasan Basri Türbesinin ihata duvarındaki Türkmen Mezar Taşları, Türklerin bu bölgelere ilk geldikleri dönemleri belgeler.
İslami Dönemde, yeni baştan kurulan köy, civarındaki inlerden dolayı İnlüce ismini aldı. Bazı Arşiv kayıtlarında bu isme rastlıyoruz. "Barçunlu Kazasına tabi İnlüce vakf-ı zaviye Basri Seydi 48 hane oturur. 4112 akça" geliri vardır. "Evkaf-ı mülhakdan Barçınlı kazasında İnlüce nam-ı diğer Seydi Karyesi" Ünlü Hekim Hasan Basri bin Habib'in İnlüce Köyüne gelerek zaviye ve külliyesini kurması ile gelişti, çevrenin merkezi durumuna geldi. İsmine de bu ünlü hekimden alarak, Seydi Sultan veya Seydiler olarak değiştirdi. 19.asrın sonlarında İsce-Hisar nahiyesine bağlı Seydiler Sultan Köyü olarak görüyoruz. 20.asrın başlarındaki "Medine-i Karahisar-ı Sahip kuralarından Seydiler Sultan karyesinde defin hak ıtırnak olan Seyit Hasan Basri Hazretleri"165 Günümüzde İscehisar ilçesine bağlı Seyidler Kasabası'dır. Merkezdeki Hasan Basri ve Cumhuriyet mahalleleri ile güneyinde Yanarlar mahallesi vardır.
Seydiler Kasabasına çevredeki dağılan köylerden, iskana tabi tutulan konar-göçer aşiretlerden ve çeşitli sebeplerden gelip yerleşen aileler olmuştur.
Çürükler (Meşeler): Afyon Merkeze bağlı Sülümenli Kasabası yakınlarındaki Harmanlı mevkisindeki köy dağıldıktan sonra buraya gelip, yerleşmişlerdir.
Hanneler (Şahin): Gobel Mandra dağıldıktan sonra buraya gelip yerleşmişlerdir.
Çakmaroğulları (Çakmak): Kütahya civarından gelip yerleşmiş, Karakeçili Yürüğü'dür.
Bozbeyler (Işık): 1860 sonrası zorunlu aşiret iskanı sırasında Manisa civarından gelmişlerdir
Seydiler'de, Seyyid Hasan Basri zaviyesi, Türbesi, camisi, çeşmesi, haziresi vardır. Bunların dışında Çoban Dede ve Koru Dede isminde iki yatır daha vardı. Bu veli kişiler Seyyid Hasan Basri'nin muhafızları olduğu söylenir.
Seyyid Hasan Basri Camisi ve Türbesi
Camiler: Kasabada iki cami vardır. Eski cami zaviyenin müştemilatındadır. Türbeye eklenti olarak yapılmıştır. Ahşap bina kırma çatı ile örtülmüştür. Tek şerefeli zarif bir minaresi vardır. Türbe, cami, çeşme ve haziresi geniş bir avlu içindedir. İhata duvarlarında antik devre ait mimari parçalar vardır. Avlu giriş kapısının sağ tarafındaki duvarda 13. asra ait Türkmen Mezar taşı vardır. Taşın üzerinde büyük baş hayvan motifleri işlenmiştir. Ayrıca halkın faydalanması için avlu girişinin sağ tarafına, ihata duvarının dışına bir çeşme daha yapılmıştır. Mevcut yapıların hiç birisinde kitabe ve tarih yoktur. Vakıflar Genel Müdürlüğü arşivindeki vakıf kaydında müştemilatının kaydı vardır.
Yeni cami kasabanın girişi de Cumhuriyet Mahallesindedir. Dikdörtgen planlı, Ahşap, kırma çatılı bir binadır. İki şerefeli zarif bir minaresi vardır.
Seydiler İlköğretim Okulu: Cumhuriyetten önce Seyyid Hasan Basri Zaviyesi civarında küçük mahalle mektebinde, cami hocaları tarafından dini ve ahlaki bilgilerden oluşan eğitim ve öğretim yapılıyordu. Cumhuriyetin ilk yıllarında köy odalarında eğitmenler tarafından eğitim ve öğretim yürütülmüş, 3 sınıflı birinci devresi olan ilkokullar açılmıştır. Seydiler halkının katkıları ile okul yapılarak 1947 yılında Seydiler İlkokulu olarak açılmıştır. Yapılan ikinci binasında 1994 yılında Seydiler Ortaokulu açıldı. 1997/1998 yılında 8 yıllık eğitime geçilerek iki okul birleştirildi. Daha sonra 6 derslikli ek bina yapıldı Seydiler İlköğretim Okulu ismini aldı.
2000-2001 öğretim yılında kasaba merkezi, Karakaya ve Karakaya Kavruklar Mahallesinden gelen taşımalı öğrenciler okur. Okutulan yabancı dil İngilizce'dir.
Hekim Seyyid Hasan Basri ve Vakıfları
"Sakın terk-i edeb etme makam-ı feyz-i âli evliyadır bu Mücahit fi-sebîlillâh evlad-ı resul Hazret-i Hasan Basri'dir bu
Anadolu'nun her köşesi evliya yatağı, erenler bucağıdır. En büyük şehrinden, en küçük köyüne kadar nereye bakarsanız bakın mutlulukların gülümseyişini, çaresizliklerin tükenişini görürsünüz. Bir türbe, bir küçük mezar sizi geçmişe, geçmişteki mutluluğa götürür.
Hicretin ilk yıllarında düşünce olarak ortaya çıkmaya başlayan züht ve takva anlayışı tasavvuf hareketini doğurdu. IX. asrın sonlarında tasavvuf hareketi İslam alemini etkiledi. XI.asırda tarikatlar doğdu. XIII.asırda olgunlaştı ve İslam dünyasını kapladı.
Türklerin Anadolu'da görünmesi ve yerleşmesi, tarihte ki rolü itibariyle, İslâm'ın doğuşunu andıran bir olaydır. Anadolu'da açılan yeni bir vatanda; yeni bir milliyet, kültür ve medeniyet maddi kuvvet; Türk ırkının askeri ve siyasi dehası ile manevi kuvvet, İslam'ın yüce ruhunun birleşmesi ile mümkün olmuştur. Büyük millet, büyük ruhlar yetiştirebilecek, manevi kültür kaynaklarına sahip olan millet demektir. Millet kültürünün ufuklarında doğan büyüklük, ferdi ruhların derinliklerinde yeşerir, orada aşk ve iman olur. Vecd ve hareket halinde enginlere dolar alemlere yayılır.
İlk ışıkları Horasan'da Hoca Ahmet Yesevî yaktı. Orada aydınlananlar akın akın Anadolu'ya gelmeye başladılar. Geldikleri her yerde ışık oldular, aydınlattılar "Gaziyan-ı Rum", "Ahiyan-ı Rum", "Bacıyan-ı Rum" adıyla dertlilere derman, gönüllere ışık oldular.
O devir Anadolu'sunda birer kurtarıcı olarak, Anadolu insanını elinden tutup kaldırmış, dayanağı, desteği olmuştur. Daha sonra, Osmanlı Devletinin kuruluşunda ve gelişmesinde birer manevi mimar olarak tarih sahnesinde görülmüşlerdir. Anadolu'ya vurulan Türk Mühründe, milli benliğimizin mayasında, güzel Türkçe'mizin ahenginde, zenginliğinde hep onları görürüz.
Bu ünlü kişilerin isimleri, şöhretleri Anadolu insanın ruhuna sinmiş nesillerden nesillere aktarılarak günümüze kadar gelmiştir. Adlarına muazzam kabirler, türbeler, tekkeler yaparak; köyler, kasabalar kurarak hatıralarını ebedi kılmışlardır.
Bu yiğit, bu kahraman, bu cengaver velilerin eğitim kurumlarına tekke deniyordu. Tekkeler tasavvuf düşüncesinin doğduğu, geliştiği, olgunlaştığı, yaygınlaştığı, halka sunulduğu yerlerdir. Bunlar kimi yerde Buka, Düveyra, kimi yerde Ribât, Zâviye, Hângâh kimileride Dergah, Asitane ismiyle anılmışlardır. Asırlarca dini, içtimâi, askeri ve ilmi hizmetler görmüşlerdir. Bu yerlerde pek çok sanat adamları yetişmiştir.
Musikide Mustafa Itri, İsmail Dede, şiirde Mevlana, Yunus Emre, Sultan Divani tıbda Seyyid Hasan Basri, Karaca Ahmet, Hayran Veli, Yâr Geldi Sultan bunlardan birkaç tanesidir.
l.Seyyid Hasan Basri Hazretleri: Hayatı hakkında kesin bilgiler yoktur. Elimizde bulunan vakfiyenamesi ve bu vakfiyenameye zamanla yapılan eklentiler, mülknameler, icazetnamesi, çeşitli zamanlarda verilmiş beratlar ile şer'iye sicillerde bulunan kararlardan edindiğimiz bilgilere göre İscehisar Kazasının Seydiler Kasabasında Seyyid Hasan Basri isminde Kuduz Hastalığını tedavi eden bir doktor, tekkesi olan bir derviş olarak görüyoruz.
Seyyid Hasan Basri, Bektaşi Menakıplarında sık sık adı geçen ünlü hekim Karaca Ahmet Sultan ile çağdaş gösterilmiştir. Karaca Ahmet Sultan, Beylikler zamanında yaşamış, bazı kayıtlara göre Orhan Gazi zamanını görmüştür. Buna göre Hasan-ı Basri 13.asrın sonu, 14. asrın başlarında yaşamış olması gerekir.
Elimizdeki H.734/M.1333 tarihli İcazetnameye göre künyesi Hasan bin Basri bin Habib'dir. Halep'te tıp tahsili görmüştür, icazet aldığı ve hocalarının isimleri şöyle belirtilmiştir. "El hazirin Şeyh el- Hacı Ömer ve Şeyh Benlü el-Gazasi ve Şeyh Musa el-Kaddesi ve Şeyh Osman Bey ve Şeyh Yusuf Dımışk ve Şeyh İsa er-Rumi ve Şeyh Ahmet el-Hadimi ve Süleyman el-Hadimi el-Hatib ve Selman el Şâhidin bade'l-icâze.
İcazet silsilesi:
Bekir el Halebi ba-kariye Cibril nûrullah-i mazacaha âşa âya. Ve 'ışrıne senete
Fi sene erbaa ve selâsen ve seb'a-mie
Min eş-şeyh el-salih Ebu Bekir el Cerra ve hüve âhaza, min eş-şeyh el-salih İmad bin Matar ve hüve ahaze min eş-şeyh el salih Rûz-bahar ve hüve ahaza, min eş-şeyh salih Evâni, ve hüve ahaza min eş-şeyh el-salih Ebu Bekir el Mâzali ve hüve ahaza min şeyh salih Ahmet el Muğlayı, ve hüve âhaza min şeyh salih Osman el Mekki ve hüve âhaza min eş-şeyh el-salih Ahmet el-Hâni ve hüve ahaza min eş-şeyh el-salih Osman el Mekki ve hüve ahaza eş-şeyn el-salih Hüseyin el Mekki ve hüve ahaza min eş-şeyh el salih Ahmet el Hânni ve hüve ahaza eş-şeyh el-salih Ebu Müslim el-Mekki râhmetallhü alehi ve hüve ecmâin ve hüve ahaza Ömer el Hattab raziallahü anhü ve hüve ahaza sahihete vesayate beadel mefrûzata ve'l-vacibeti ve sünen el-fakir el- tekatttüm ala hizmetihim er-rağib ilehi en yekûne lehu yete fit-tevbete ve'r- irşâde fi'l-ırkati ve 's-seccadehi ve sual-i ve hırkate ve hâze icazete-hüm ve kad aleyha fi sene ahya fi sene seb'a ve ışrun ve seb'a-mie"
İcazetnamede Hasan Basri'nin künyesi şöyle belirtilmiştir: "Kale'ellezi bî'abdillahi ve la tenkus el-misaka semen haddi zalike maal fukara ve'ş-şûyuh inne'l-velede'l-'âbid el-fakir el-vari ez-zahid el mütedeyyin Hasan bin Basri bin Habib ve'f-fekahü Allahü fi tâatehu ve fimâ"
İcazetname daha sonra Karahisar-ı Devle kadısı tararından onaylanmıştır. "es-takat Muhammet bin el-Hac Ali ve'l-harameyn el kadı Karahisar-ı Devle" sözcüğü onaylayan kadının Hacı Ali oğlu Mehmet Efendi olduğu görülüyor.
Haleb'deki medreseden mezun olduktan sonra Kırşehir'e giderek, Suluca Karaca Höyük (Hacı Bektaş) oturan Hacı Bektaş-ı Veli'den el almıştır. Bektaşi Menakıpnamelerine göre devrin ünlü alimlerinden Sivrihisarlı Seyyid Nurettinden ders almışlardır. Burada okurken Karaca Ahmet Sultan, Yargeldi Sultan (Akşemseddin) ve Hayran Veli ile arkadaş olmuşlar.
Tahsillerini tamamladıktan sonra Karahisar-ı Sahib'e dönerler. Bu dört arkadaş şehri gezerken, susarlar, namaz vakti de gelmiştir. İçmek ve abdest almak için su ararlar. O sırada Karaca Ahmet elindeki asasını yere vurarak "su burada olacak der." ve vurduğu yerden su fışkırır. Kana kana içerler, abdestlerini alırlar. Zamanla bu suyun çıktığı yere çeşme yaparlar. Halen kullanılan olacak Çeşmesi bu olayın hatırasıdır. Kerametleri ortaya çıkınca dağılmaya karar verirler. Bu doktor, şeyh, kolonizatör Türk dervişleri kendilerine dirlik olarak verilen köylere giderler. Oralarda tekkelerini kurup, halkı hem tedavi ederler, hem de ışık olup aydınlatırlar, ümit olurlar. Dertlerine derman olurlar. Aşiretlerin iskanı, körelmiş yerleşim birimlerinin ışıması, aydınlanması için çalışarak; ölü olan eski yerleşim birimlerini hayata geçirirler. Bu ünlü dört şeyhin tekke kurduğu köyler:
l.Seyyit Hasan-ı Basri: İnlüce Köyüne gider. Tekke kurar. Kuduz Hastalığını tedavi eder.
2.Karaca Ahmet: Kağnıcılar köyüne gider. Tekke kurar Delileri tedavi eder,
3.Hayran Veli: Kayıören köyüne gider. Tekke kurar. Cilt Hastalarını tedavi eder.
4. Yargeldi Sultan: Göynük köyünde: Tekke kurar. Bayılma ve benzeri hastaları tedavi eder.
2. Seyyid Hasan Basri'nin Hekimliği ve Tedavi Şekli: Kasabada alan çalışması yaptım. Tekkeye bakan, tedavi işini bizzat yapan okur-yazar olmayan Sultan Tekin (D.1920) ve Zeki Çetinkaya (D.1918) konuştum.
Tekkedeki türbede yatan Seyyid Hasan Basri'nin torunlarından ve vakfın mütevellisi olduklarını söylediler. Dedelerine verilmiş tevliyat beratlarını ve mahkeme ilamlarını gösterdiler. Kuduz olan her canlıyı tedavi ettiklerini söylediler. Yaptıkları bu hizmet karşılığı ücret almadıklarını, buna ilaveten gelen hastalara tekkenin misafirhanesinde baktıklarını, hastanın her ihtiyacını ve isteklerini yerine getirdikleri, bu giderleri tekkenin vakıf gelirlerinden karşıladıklarını söylediler.
2.1-İlacın Hazırlanışı: Tekkenişinlerin anlattıklarına göre, her yıl Ağustos ayının başında, Seydiler köyüne bilhassa tekkenin çevresine 1 cm. büyüklüğünde kırmızı renkli kuduz böcekleri gelirmiş. Bu böcek burada yalnız 10 gün kalır. Daha sonra ortadan kaybolurmuş, bir yıl sonraki Ağustos ayına kadar. Bu böcek başka yerde olmazmış.
Böceği yalnız tekke sahipleri toplarmış. Başkalarının topladığı kullanılmazmış. Böcek toplamaya sabah namazından sonra çıkılır, toplanan böcekler bir kutu içine konur. Hayvan orada öldükten sonra güneşte iyice kurutulur. Sonra havanda iyice ezilerek toz haline getirilirmiş. Yapılan bu kuduz ilacı, kapaklı toprak veya cam kaplarda saklanırmış.
2.2Tedavi Şekli: Vakfiyenameye göre Batnen ba'de batnın şartı esas olmak kaydıyla evladı-ı ekber-i erşet-i aslah168 şartını taşıyan kişiler tekkenişin olarak tekkeye bakan tek yetkilidir. Hasta kadın ise, kadın bakıcı; erkek ise erkek bakıcı ve tekke sahibinin soyundan, tekkenişinin görevlendirdiği kişiler hastayı alırlar. Hasta günün her saatinde kabul edilir. Hastaya bakmakla görevli ve bu iş için deneyimli kişi, önce hastayı güzelce muayene ederler. Hastanın gözlerine bakarlar, bir kaptaki suyu gösterirler, üşüyüp üşümediğini sorarlar. Kendi hastaları olduklarına kanaat getirdikten sonra, hastayı tekkeye getirirler. Hasan Basri sandukasının önünde dua ederler. Arkasında yarım bardak tekke kuyusundan veya çeşmesinden alınmış yarım bardak suyun içine bir fiske kuduz tozu, bir fiske tekke toprağı karıştırılır ve hastaya üç yudumda içirilir. Daha sonra mayasız ekmek ile yağsız ve tuzsuz çorba ikram edilir. Bu ikram günde üç defa tekrarlanır. Tedavi genellikle bir gün sürermiş. Eğer hastada iyi olma belirtileri görülmez ise tekkedeki tedavi üç gün devam eder. Üçüncü gün bir miktar kuduz böceği tozu, bir miktar tekke toprağı hastayı getiren kişiye verilerek, uyacağı diyetlere devam etmesi söylenir. Tekke kapısından çıkarken hasta, tekke sancağı altından geçirilir.
Kuduran hayvan olursa aynı tedavi yapılır. Ayrıca kuduran hayvanın ağılındaki veya ahırındaki bütün hayvanlar getirilerek suyundan içirilir, bayrağın altından geçirilir. Gelen her hasta mutlaka iyi olmuş gitmiştir. İyi olmayan yokmuş.
168 Nesilde derece derece demektir. Evlada meşrut vakıflarda büyük erkek evladın akıllısı,vakfi yürüte bilecek güçte olanı demektir.
Tekkenin Külliyesi: Cami, bimârhane, Tekke, türbe, cami, hamam, misafirhane, zikirhane, çeşme ve hâziresi olduğu vakfıyename ve temliknameler de yazılıdır. Bunlardan günümüze cami türbe, çeşme gelebilmiştir.
3.Vakıfları: Seyyit Hasan Basri, İnlüce köyüne yerleştikten sonra zaviye, misafirhane, cami, çeşme gibi külliyenin en önemli birimlerini kurmuştur. Bunları yaşaması için vakıflar kurmuştur. Vakıflarının gelirleri ile zaviyesine gelen hastalan tedavi etmiş, onların masraflarını karşılamıştır. Ayrıca tekkesindeki dervişlerin, çalışanların masrafları ile köye gelen misafirhanesinde kalan herkes yemesi, içmesi ve gecelemesi için yapılan masraflar karşılanmıştır. Seydiler köyü ve civarındaki köy ve kasabalarda yaşayan fakirler ve muhtaçlara aynî ve nakdi yardımlar yapılmıştır. XVI.asra ait Bolvadin Vakıf kayıtlan listesinde Hasan Basri Zaviyesinin kaydına rastlıyoruz. 1530 tarihli kayıtlarda "Kırhisar Nahiyesine muzaf Karye-i İnlüce vakf-ı zavuiye Basri Seydi 48 neferan, 3 mücerret oturur. Hasılatı 4112 akçadır169 Vakıf kaydı:Esas:187,sıra:2623170
3.1-Vakfın Malları: a) Seyyit Hasan Basri'nin vakıf arazilerinin büyük bir kısmı İscehisar-Bayat-Bolvadin-Afyon sınırlarına uzanır. Geniş meraları ve yaylaları içine alır. Zaman içinde bu topraklara tecavüz olayları meydana gelmiştir. Bu nedenle mahkemelere intikal eden olayların kayıtlarında bu malların sınırları ile miktarları gösterilmiştir.
a)Cami, çeşme, zaviye, türbe, şifahane, mektep hâzire, misafirhane, köy içindeki evler, dükkanlar, arsalar
b)Vakfa bağlı köyler: İnlüce (Seydiler), İssizcehisar (İscehisar) ve Bahtiyar köyleri
c)Mezra-Mera Yaylaları: "İscehisar'in canib-i şimalinden Ağın Dağı an cebeli marufdan-Karadere Başa-Barak Çayırı andan; canib-i şarka müteveccihen-Kara Dere ağzı- Danişment Çeşmesi- andan İncik Deresi nam vadi-Bayarak Gediği-andan Güzelim Dağı nam cebeli -andan büyük ve küçük güneyi tepeleri -andan Tekeler Kepezi-andan Kara Tepe andan Ilıca Kaş-Feleli nam karye tariki andan-Çıban Pınarı -nam aynı meşhur andan Kuzu Pınarı andan-Altı Ahur Çeşmesi ve Kamışlı Dere nam vadi andan- Yazır nam mevzi andan-Köpek Yalağı andan-Hasan Abdalı-Aşılık Tepesi andan —Mazgirt Tepesi—Erikli Dere-Çaşır Kuzu andan-Yemişen Tepesi nam mevzi-i meşhur-ı mâlum-ile mahdud olduğunu ve mevazı-i mezküre dahilinde kain mezra',mer'a ve yaylağın yeri..."171
Hasan Basri vakfına ait 07,Muharrem.H. 1335/M. 1916 tarihli ilam172
169 MAD.nr.438 (H.937/M.1530).s.l40
170 VGM.Evvel askeriye 717 ve Esas. 187, Sıra.2693 mülhak vakıftır.
171 VGM. 803 n'olu defterin 77/78 sayfalarında kaytlı, 8.Cemaziyel-ûla 1287 tarihli şer'i ilamdır.
"Medine-i Karahisar-ı Sahip kuralarından Seydiler Sultan karyesinde defin hak ıtrınak olan Seyyit Hasan-ı Basri Hazretlerinin zikri ati evkaf mütevellilerinden karye-i mezbur ehalisinden Osman oğlu Abdullah ile Sanı oğlu Ali oğlu diğer Abdullah bin Mustafa ve Aliye oğlu Hasan bin Osman ve Hatip oğlu Mehmet Ali bin Hacı Hüseyin ve Tekkenişin oğlu Bekteş bin
Halil ve Kara Mehmet oğlu Mehmet bin Eyyüp ve Hatip oğlu Ali bin Abdüsselim taraflarından vakıfı müşa'rünileyhin karye-i mezbure hududu dahilinde vâki emlak ve müsakkafat ve arazi-i mevkûfelerinden dolayı leh ve aleyhlerinde vuku'bulmuş vefi-mâ ba'd vuku bulacak bi'l-cümle de'avinın aid olduğu muhakim-i şer'iyye ve nizamiyenin hukuk ve ceza ticaret kısımlarıyla Mecalis-i idare ve devair-i sairede bidayeten ve i'tirazen ve isitnafen ve temyizen ve i'adeten ve tashihen taleb ve da'va ve muhakeme ve muhaseme ve murafa'a ve müdafa'a ve ikame-i şuhuda ve tahlife ve tebliğ ve tebellüğe ve hükm-i gıyabı talebine ve sudur idecek i 'lamatı mevki'i icraya vaz'ıyla hacz-i ika' ve fekkine velede'l-hace sulh ve ibraya ve suver-i muharrere dairesinde aherini tevkil ve terfik ve azle ve hususat-ı mezkureye muta 'allık ve mute ferri olan her bir umurun küllisini son dereceye kadar ifaye bi-hüccet-i şşer 'iyye vekilleri bulunan marru'z-zikr Seydiler Sultan karyesi ahalisinden ve vakıf-ı muma'ileyhin diğer mütevellileri Tekke-nişin oğlu Molla Mehmet bin Ahmet ve medine-i mezkürenin Kâhil Mahallesi'n de sakin Tayyip oğlu Hacı Mehmet bin Ahmet gerek evkaf-ı mezküre hakkında, gerekse saireden dolayı müvekkülin mezburanla ma'an leh ve aleyhlerinde vuku'bulmuş ve ba 'de ma '-vuku bulacak ve ikame olunmuş vefı-mâ ba'd ikame olunacak bi'l-cümle de'avinin aid olduğu bi'l-umum muhakeme-i Devlet-i Âliye'nin her bir kısım ve derecatında ve meclis-i idare Ve belediyeye ve devair-i saire-i resmiyye ve meccanen sulh kısımlarında ol babdaki zabt-ı da'va ceridesinde tafsilatı gösterilen, bâlâdaki salahiyet ve mezuniyet ve Şerait-i Muharrere Dairesinde keza bâ-hüccet-i şer'iyye vekilleri bulunan medine-i mezkürenin salifü'l-zikr Kahil Mahallesi ahalisinden ve da'va vekillerinden Koçzade Hacı Abdullah Efendi bin Mehmet Ağa 173medıne-i mezkûr mahkeme-i şer'iyyesinde ma'kud meclis-i şer'i münirde zikr-i ati emlak ve müsakkafat ve arazi-i mevkûfıye hasbe'l-memuriyye vaz'ı yedi mütehakkik oluk kıbel-i şer'den husumet-i re olunan medine-i mezküre Defter-i Hakani memuru Hamdi Efendi ibn-i Hasan Hüsnü Efendi muvacehesinde ber- vech-i âti bil-vekale da'va ve takrir-i kelam idüb mezkür Seydiler Karyesi'nde defin-i hak-ı ıtırnak oan Seyyid Hasan-ı Basri Hazretleri 'nin karye-i mezkür hududu dahilinde vaki'bi-vakıf-name ve hudud-name evkaf-ı sahihasınden rekabesi ve kaffe-i hukuk-i tasarrufiyyesi cânib-i vakfın mütevellileri müvekkillerin mezburuna ait olan arazi-i mevkufede mu'amelat-ı kanuniyye ve ahkam-i nizamiyye can olmayub şart-ı vakıf mucibince ve teamül-i kadım vechile amel olunmakda iken bi'l-âhere vakf-ı mezbur bâ-irade-i seniyye-i hazret-i padişahı diğer evkaf meyanında ilga idülüb, evkaf-ı mülhaka meyanına idhal ve rekabesi beytü'l-mala ait bir arazi-i mevkufe olan mezkur Seydiler Karyesi hududu dahilinde Ortaklar ve Mandra nam mahaldeki ber-vech-i maruz vakıf-ı müşarün'ileyh vakfetmiş olduğu arazi-i mevkufenin hududu dahilinde ve vasatında arazi-i mevkufe olduğu halde sahib-i evvelleri Karhisar-ı Hocazade Cemal ve Asım ve Raif Beyler ile müteveffa Şakir Paşa zevcesi namlarına şubat. 1325.Kanun-i Evvel 1329 tarihlerinde Defter-i Hakani idaresince arazi-i emiriyye olarak icra-i kayd ve ol yolda sened-i hakani i'ta edilmiş ve gerçi mutasarrıfa muma'ileyh cihet-i tasarrufiyeler-i hakkında müvekkillerim mezburunun hiçbir vech-i muharrer arazi-i emiriyye olarak icra-yı kayd ve resm-i ferağ ve intikal ve bedel-i mahlulat-ı aidiyyeti cihetle canib-i mer'iyye teslim edilmesinden dolayı müvekkillerim mezburun mutazarrır olmakda olduğundan arazi-i mezküre-i mevkufe hakkında miri olarak imla ve ashabına i 'ata edilen senedat ve ol yoldaki kuyûd-ı hakimenin ber- vech-i maruz arazi-i mevkufe-i mülhaka diye tashihiyle resm-i ferağ ve intikal ve bedel-i mahlulatından teraküm iden meblağından yüze, yüzbeş hesabıyla hisse-i tevliyat olarak müvekkillerim mütevelli-i mezburuna eda ve teslimi için hükm-i seri i Ha buyrülmak bi 'l-vekale matlubumdur deyu ba'de'd- da'va ve lede's-sual memur müma'ileyh Hamdi Efendi dahi cevabında müdde'a bih arazi-i mezküre sırf arazi-i emiriyyeden olduğuna binâen hasbe'l-me 'muriye eşhas-ı merkume uhdesine mîri olarak icra-i kayd ve sened-i hakanisi imla ve i'ta kılındığı der- mey anla arazi-i mezkürenin vakfiyyeti hakkındaki müdde'asını inkar etmekle vekil-i müma'ileyh Hacı Abdullah tarafından ibraz olunan ve zîrde tarihleri münderiç beravet-i şerifi alışanla, i'lâmat-ı şer'iyye birer birer tetkik ve mütala'a olundukda evkaf-ı mülhakadan Barçınlı Kazası'nda174 İnlüce nam-ı diğer Seydi Karyesi'nde vaki Seyyid Hasan Basri zaviyesi vakfının ber-vech-i meşruta nısf-ı südüsden, sülüs hisse tevliyat e zaviyadarlık cihetlerinin mutasarrıfı evlad-ı vakıfdan Ahmet bir İbrahim 'in fevtiyle mâhlulundan oğulları Mustafa ve Halil İbrahim ve müvekkil-i mezbur Molla Mehmet 18.Cemaziye'l-âhir 1300 tararihli ve sülüs hisseli tevliyet cihetinin dahi mutasarrıfı Derviş Ahmet bin Ahmet'in mâhlulundan sulb-i sahih oğulları Murad ve İsmail ve müvekkiller-mezbur Hacı Mehmet iştiraken ve seviyyen 27.Zi'l-ka'ade 1289 tarihli ve diğer südüsden südüs hissenin sülüs hissesine evlad-ı vakıfdan müvekkil~i mezbur Abdullah bin Mustafa 16.Şaban. 1300 tarihli ve keza südüs hisse tevliyat e zaviyadarlık cihetinin mutasarrıfı olan evlad-ı vakıfdan Mustafa bin Mustafa 'nın bilâ veled fevtiyle mâhlulundan hâfîdleri Hasan ve Hüseyin ve müvekkil-i mezbur Ali benun-ı Selim müştereken B.Rebiü'l-ûlâ 1290 tarihli ve nısfı sülüs hissem tevliyatının sülüs hissesini evlad-ı vakıf dan Habib ve Abdullah ve Halil ve müvekkil-i mezbur Bektaş-i meşrut tevliyat ve zaviyadarlık cihetine mutasarrıf oldukları bi't-tetkik anlaşılmış ve ma'a tevliyat evladiyet ve meşrutiyet üzere nısf-ı sülüs hisse tevliyat ve zaviyadarlık cihetinde mezkûr 04 Zi'l-hicce.ile müvekkilleri merkumun zikr 1278 tarihli beravet-i âliyeden ale'l-iştirak mutasarrıf olan Cafer ve Osman ibneyni İbrahim nam kardeşlerine merhum Osman 'in vuku-ı vefatıyla mahlutundan nısfı sülüs hisseden, hisse-l mâhlulesi oğulları Ahmet ve müvekkil-i mezbur Abdullah uhdelerine ale'l-lştiraki seviyye tevcihi hakkında da 07.Şaban.1325 tarihli ve keza vakf-ı mezburun evladiyat ve meşrutiyet üzre sülüsden iki rub' hisse-t tevliyat ve zaviyedarlık cihetine bî-berat-ı âlişan mutasarrıf olan Osman bin Osman'ın vuku-ı sıfatıyla mahlutundan sulb-i kebir oğlu Hasan uhdesine icra-yı tevcihi için 1l.Zi'l-ka'ade 1324 tarihli i'lâm-ı şer'iyye ile müstebân olmağla diğer müvekkill-i mezbur Mehmet bin Eyyüb'ün benun-ı Halil keza iştiraken 04.Zi'l-hicce 1278 tarihli beravet-i şerifi âlişanla vakfı mezburun ber-veche vakfı mezbur tevliyat-ı hakkından evrak-ı resmiyesi mevcud olmamasından lede's-sual vekil-i müma'ileyh Hacı Abdullah Efendi dahi ibraz olunan mezbur berevât-i şerifi âlişan ve i'lamat-ı şer'iyye olunan tevliyat ve zâviyedarlık cihetine tafsil-i meşruh üzere mutasarrıf oldukları inde'ş-şer'i'l- enver zahir ve tahakkuk etdiğini der-meyanla evkafı mezkürun tevliyat ve zaviyadarlık hakkındaki keyfiyyeti medine-i mezkûr evkaf idaresinden lede'l- istilam mezkûr Seydiler Sultan Karye'sinde vâki Seyyid Hasan Basri zaviyesi tevliyat ve zaviyadarlık cihet-i müvekkilin-i mezburun uhdelerinde olup, vakfı mezburun zaviyesinde it'am-ı ta'am ettirmek şartıyla beher sene muhasebesi ru'yet olunarak kurayı mevkûfe a'şar bedelinden senevî on üç bin yedi yüz kırk üç kuruş i'ta edilmek de olduğu anlaşılmış olmağla me'mur—ı müma 'ileyh Hamdi Efendi dahi iddia olunan ve arazi-i emiriyye olarak tapu senedi i'ta kılınan arazi-i mezkürenin mezkûr vakıf tetimmesinden yani Seyyid Hasan Basri Zaviyesi vakfından olduğu kana'at-ı bahs bir suretde sabit olmadığından tahkikat-ı mükemmele icrasını taleb etdikde vekil-i müma'ileyh Hacı Abdullah Efendi idda-yı vaki'ası keşf ile tebeyyün ve tahakkuk edeceği cihetiyle başkaca isbat-ı müdde'adan evvel mezkûr arazilerin ma'rifet-i şer'le keşf ve tahkikatını vaki' olan taleb-i üzerine arazi-i mezkürenin mahallinde memur-i îzâm olunun mahkeme-i şer'iyye Başkatibi Ali Rıza Efendi ve vekil-i mumla'ileyh Hacı Abdullah Efendi ve Defter-i Hakanı memuru Hamdi Efendilerle bî-taraf vea bi-garaz otuz dört kişiden mürekkeb ehl-i vukuf ve erbab-ı hibre tarafından mümza ve musadak olarak makam-ı al-i şer'i şerefe tevdi ve takdim kılınan 17.Haziran.333 tarihli keşif raporu lede'l-kıra'at ve'l-mütealaya münderecât ve hülasa-i me'al-i mezkûr Seydiler Karyesinde medfun Seyyed Hasan Basri Hazretleri'nin vakf etmiş olduğu ehl-i vukuf ve erbab-ı hibre tarafından işaret-i mahsus ile işaret olunan "Beydağı ve Mahmut Sivirisi ve Tamgalı Kaya ve Dede Tepesi ve Danişment ve Akçaoğlan ve Kayacık ve Kûrsi Gediği ve Taşçı Bey ve Mercimek Köprüsü ve Deveci Yolu ve Kırk Pınar Kaşı Su Tolası ve Akyol hududlarıyla beyne'l ahali ve'l-kura ma'lumu'l-mikdar arazi vakıf-ı müşarün'ileyh hazretlerinin arazi-i mevkufesi olub eben an-ceddi mütevellileri müvekkilün-i mezburunla mukaddemen sülâle-i saire tarafından tasarruf ve intifa'ede gelmekte olduğu gibi hudud-ı muharrere-i mezküre dahilinde ve vasatında Ortaklar ve Mandra nam mahalde vaki olub, Defter-i Hakanı idaresince arazi-i emiriyyeden olarak kayd ve ol yolda ve sened-i hakan ıs ini imla ve i 'ta edilen araz-i müdde a'bihanın vakıfı müma'ileyh Hasan Basri Hazretleri'nin arazi-i mevkufesinden bulunduğu kizb üzerine ittifakları gayr-i mutasavver ehl-i vukuf ve erbab-ı hıbrenın yek-zebân olarak ihbar ve tasdikleriyle keşfiyât ve müşahedit ve keyfiyeti bi't-tahkık suver-i saire ile de icra konan tahkikat ve tedkikat-ı vaki'ası neticesinde ber-minval-ı muharrer arazi-i müdde'a biha hududu zikr olunan umum-i arazi-i mevkufesinin hududu dahilinde ve vasatında olub, vakıfı müşânün'ileyh arazi-i mevkufesinden ma'dud bulunduğu tahakkuk ve tebeyyün etmiş olduğundan icra-i icabından ibaret idüğü anlaşılmağla ni diyecekleri tarafeynden soruldukta bir diyecekleri olmadığı der-meyanla münderecât ve mazmunu raporu bi't-tasdik icab-ı şer'isinin icrasını taleb etdiklerinde lede't- tedkik ber-muceb-i taleb ve iddi'a, arazi-i müdde'a biha gerçi Seyyid Hasan Basri Hazretleri'nin vakf etmiş olduğu arazinin hududu dahilinde ve vasatında arazi-i mevkufesinden ma'dud bulunduğu ve salifü'z-zikr tevliyad ve zaviyedarlık cihetine müvekkilün-imezburun mutasarrıf oldukları cereyan eden muhakeme ve murafa'a ve evkaf me'murluğunun der-kenarı ve keşif raporu münderecatından anlaşılmaktan ise de arazi-i mevkufenin tarih-i vakıfdan bu ana değin bir hayli zaman mürur etmesine binaen vekil-i müma'ileyh Hacı Abdullah Efendi'nin taleb ve iddi'ası ve münderecatı rapora nazaran arazi-i müdde'a biha şart-ı vakıf ve teammül-i kadim vechile arazi-i mevkufe-i mezkürenin mütevellileri ve sülale-i sairesi tarafından tasarruf ve intifa'a edile gelmiş vakıf-i müşarün' ileyhin arazi-i mevkufesinden olduğu bi'l-beyyine isbatı iktira eylediği tarafeyne ba'de't-tefhim vekil-i müma'ileyh Hacı Abdullah Efendi bu husus hakkındaki şahitleri mahallinde tesmiye ve ikamesiyle istima 'etmek üzere bir memur-ı mahsusun izamını taleb etmek ber-muceb-i taleb mahallinde ikame olacak şahitlerin tarafeyn huzurunda istima'ıyla dava-yı vaki'aya mutabık ve muafık suretde eda-yı şehadet etdikleri takdirde ale'l-usul tezkiyelerinin dahi icrası için canib-işer'-i âliden mezunen Mahkeme-i Şer'iyye Başkatibi Ali Rıza Efendi naib ta'yiniyle ol babdaki zabt-ı da'va ceridesinde tafsilatı muharrer olduğu vech üzere tarafeyn hazır oldukları halde mahallinde zabtında esâmisi muharrer müslimin huzuruyla akd edilen meclisde vekil-i müma'ileyh Hacı Abdullah Efendi; Konarı Karyesi'nden Hacı İbrahimzade Ömer Efendi ve Hacı İbrahimzade Hacı Bekir Ağa ve Kin oğlu Mustafa ve Akkoyunlu Karyesi'nden Feyzi oğlu Hacı Hasan Ağa ve Hacı İbrahimzade İbrahim bin İbrahim Efendi ve Feyzi oğlu Abdurrahman ve Seydiler Karyesi'nden Kör İsmail oğlu Nebi Ağa ve Kale Karyesi'nden Fatihzade Mehmet Ali Efendi ve Karaçor oğlu Abdi bin Mehmet bin Abdurrahman'dan her biri li-ecli'ş-şehade meclis-i ma'kud mezkürde hazurun olub, tarafeyn muvacehesinde münferiden istişhad olunduklarında fi'l-hakika Seydiler Karyesi'nde medfun Seyyid Hasan Basri Hazretleri'nin ba-vakıfname ve hududname vakf etmiş olduğu Beydağı ve Mahmet Sivrisi yani mezkûr Beydağı ile Tamgalı Kaya arasındaki allame ve Tamgalı Kaya nam kadimi karyeden deveran iden nişanın önünden geçen hatt-ı müstakim ve Dede Tepesi nam-ı kadimi Murad bin Şeyh Durali ve Danişmend ve Akçaoğlan ve Kayacık ve Kuş Gediği ve Taşçı Yolu ve Mercimek Köprüsü ve Deveci Yolu mezkûr Murad bin Durali ile Kırkpınar Kaşı arasındaki keza allame ve mezkûr Kırkpınar Kaşı nam-ı kadimi sur çekilen mesili 'l-ma'a ile Akyol arasında ki Su Tolayısı ve Yusf bin Bazgar ile Su Dolayısı arasındaki Akyol nam-ı kadimi Taş kebir nam hududlarıyla mu'had ve mahdud heyne'l-ahali ve'l-kura malumu'l miktar arazi vakıfı müşarün'ileyh hazretlerinin arazi-i mevkufesi olub,eban an ceddin mütevellileri vekil-i müma'ileyh Hacı Abdullah Efendi'nin müvekkilleriyle mukaddemin sülale-i sairesi tarafından tasarruf ve intifa'ede gelmekte olduğu gibi hudud-ı muharrer-i mezküre dahilinde ve vasatında Ortaklar ve Mandra nam mahaldeki arazi ber-veche muharrer arazi-i mevkufeden olduğu alde arazi-i emiriyye diyerek Defter-i Hakemi idaresince icra-i kayd edilen mezkûr arazi ber-minval-i muharrer hududu zikr olunan umum-i arazi-i mevkufenin hududu dahilinde ve vasatında vakıfı müşarün'ileyh Hasan Basri Hazretleri'nin arazi-i mevkufesinden olduğunu binaen aleyh mezkûr Odtaklar ve Mandra nam mahaldeki arazi-i müdde'a biha salifü'z-zikr umum-ı arazi-i mevkufenin hududu dahilinde ve vasatında vakıf-ı müşarün'ileyh Hasan Basri Hazretleri'nin arazi-i mevkufesinden olduğunu biliriz. Biz bu hususa bu vech üzere şahidiz, şehadet dahi ederiz deyü her biri müttefikü'l lafz ve'Uma'na ber-nehc-i eda-yı şehadet etmeleriyle şuhudun-ı merkumundan mezburun Kel Ahmet Ağa ve Karaçor oğlu Abdi usul-i mevzu asına teyfiken mensup oldukları mezkur Kale Karyesi imamı Fatihzade Mehmet Ali Efendi ibn-iAli ve muhtarı Karçor oğlu Hacı Muslu bin Hasan bin Abdurrahman ve aza Kel Hacı oğlu Veli bin İbrahim bin Yusuf ve diğer aza Hacı Sarı oğlu Mustafa bin Hacı Mehmet bin Hüseyin'den ve şahid-i diğer Hacı ibrahimzade Hacı Ömer Efendi, keza mensup olduğu mezkür Konarı Karyesi İmam Hacı Süleyman oğlu Muhsin Efendi ibn-i Süleyman bin ibrahim ve muhtarı Ergeç oğlu Hasan Ağa ibn-i Yusuf bin Hasan ve aza Kin oğlu Mustafa bin Halil bin Mehmet ve diğer aza Hacı lbrahimzade Hacı Bekir Ağa ibn-i Hacı İbrahim bin Hacı Veli'den ve şahidi diğer Hacı İbrahimzade İbrahim Efendi dahi keza mensup bulunduğu mezkûr Akkoyun Karyesi imamı Kör Mahmut oğlu İbrahim Efendi ibn-i Mahmut bin Veli ve muhtarı Feyzioğlu Abdurrahman bin Bekir bin Hacı Ali ve aza Feyzi oğlu Hacı Hasan bin Ahmet bin Feyzi ve diğer aza Feyzi oğlu Ahmet bin Osman bin Mahmut'tan evvelen bi-varaka-i mesture sirren ve ba'dehu şahidan-ı mezkurda Hacı Ahmet Ağa ve Abdi keza mensup oldukları Kale Karyesi imamı Fatihzade müzekki müma'ileyh Mehmet Ali Efendi ibn-i Ali Efendi ve muhtarı Karaçor oğlu Hacı Muslu bin Hasna'dan ve şahidi diğer Ömer Efendi dahi kezalik mensup olduğu mezkûr Konarı Karyesi muhtarı ve müzekki mezbur Ergeç oğlu Hasan Ağa ibn-i Yusuf ve ahali-i karyeden Hacı lbrahimzade Hacı Bekir Ağa ibn-i Hacı İbrahim Ağa ibn-i Veli'den ve şahidi diğer ibrahim Efendi dahi keza mensup olduğu mezkûr Akkoyun Karyesi muhtarı müzekki mezkûr Feyzi oğlu Hacı Abdurrahman bin Bekir ve aza Feyzi oğlu Hacı Hasan Ağa ibn-i Ahmet'ten şuhudu mezburdan hazır oldukları halde tarafeyn muvacehesinde alenen lede't-tezkiye adl ve makbulu'ş-şehade oldukları iş ar ve ihbar eyledikleri naih-i müma'ileyh mahallinde ketb ve zabt ve meclis-i şer'e gelüp, tarafeyn muvacehesinde al-vuku ihi inha ve takrir etmeğin vakıf ı meşarün'ileyh Hasna Basri Hazretleri'nin salifü'l-beyan arazi-i mevkufesinden iken zikr mürur iden Şubat.325 ve Kanun-i Evvel 329 tarihlerinde Defter-i Hakani idaresince arazi-i emiriyye olarak el-yevm mutasarrufları bulunan muma 'ileyh Hoca Zade Cemal ve Asım ve Raif Beylerle Şakir Paşa zevcesi namlarına kaydı icra ve ol yolda sened-i hakanini ita kılınmış ise de cereyan eden muhakeme ve murafaa ve icra kılınan keşif ve ibraz olunan ferman-ı alışanla i'lamat-ı şer'iyye münderecatı ve bi'n-niyabe mezunen mahallinde istima'olnub, ba'de't-tezkiye adl ve makbulü'ş-şehade idüklerini ihbar ve imha ve takrirle şehadetleri hayr-ı kabulde görülen şuhud-ı müstemi'anın şahadetleriyle mezkür Ortaklar ve Mandra nam mahalede kain olub zabıtda tafsilen gösterilen hududlarla mahdud-ı mezkür arazi-i müşarün'ileyh Hasan Basri Hazretleri'nin arazi-i mevkuf esi hududu dahilinde ve vasatında bulunduğu ve vakıfı müşarün'ileyh arazi-i mevkufesinden idüğü ber-nehc-i şer'i sabit ve mütehakkik olmağın mucibince arazi-i mahdude-i mezkürenin vakıfı müşarün'ileyh Hasan Basri Hazretleri'nin arazi-i mevkufesinden olduğuna ba'de'l-hükm müdde'iler vekili muma'ileyh taleb ve beyani vechile arazi-i mezkürenin tasarrufu el-yevm mutasarrıfları bulunan Hoca Zade muma'ileyn Cemal ve Asım ve Raif beylerle175 Şakir Paşa176 hanımın kemaken uhtelerinde bulunmak itere kayıtlarının vakıf-ı müşarün'ileyhin arazi-i mevkufesinden diye tashih ve defter-i hakanı idaresince alınmakta olan resm-i feraş ve intikal ve bede'l-mahlülatdan teraküm etmiş ve idecek nisse-i tevliyat yüzde yirmi beş kuruş bi'l-ifraz vakıfı müşarünileyh vakf-ı mütevellileri, mütevekkül-i mezburuna ita ve teslimi iktiza eylediği bi't-tesçil i'lam olundu.
Tahriren fi'l-yevmü's-sabi' Min şehr-i Muharremü'l-Haram li-senete hamse ve selasin ve selase mietin ve elf. H.1335/ M. 1916 VGM. Vakıf Kütük Defterinde 608 /23 nolu defterinin 127 sayfasında 106 sırasında kayıtlı 07.Muharrem.1335 tarihli i 'lâm175 Hocazadeler Afyonkarahisar'ın tanınmış zengin ailelerindendir. Afyon'daki mahalli idarelerde görev almış meşhur ayanları bu sülaleden çıkmıştır.
Yukarıdaki ilâmda belirtildiği gibi Seyyid Hasan Basri Hazretlerinin vakfı, çevrenin en zengin vakfıdır. Vakfın sınırları içine pek çok köy ve yayla girmektedir. Vakfın Mandra ve Ortaklar mahallerinde bulunan arazilerin tespitini yapmışlardır. Aralarındaki dava bitmemiş Arazinin tespiti için mahkeme 34 kişilik bir bilirkişi gurubu gönderiyor. Bunlar vakfın bütün arazilerini tek tek yaptıkları tesbitleri 17.Haziran.333/1917 yılında aşağıdaki şekilde tesbit etmiştir. Vakıf arazinin yeri özel işaretlerle belirtmişler. Buna göre: Bey Dağı-Mahmut sivrisi, tamgalı kaya, dede tepesi, danışment ve akçaoğlan, kayacık, Kuş Gediği- Taşcı Bey- Mercimek Köprüsü- Deveci Yolu- Kırkpınar kaşı- Akyol ile hududludur.
Bu i’lâm da vakıf mallarının bir kısmı sayılmış, geçen asrın başındaki mütevellileri sayılmıştır. Tevliyat ücretleri belirtilmiştir, vakfın zenginliğini ortaya koyar.
3.2- Vakfın Mütevellileri: Vakfın mütvellileri, vakfın Batnen ba’de batnın şartına göre Seyyit Hasan Basri evlatlarından seçilmiştir. Bu kişiler vakfın bütün akarlarını çalıştırarak gelirlerini vakıf belirten şekilde kullanmışlardır. Mütevelliler durumlarına oranla tevliyat ücreti almışlardır. Resmi sıfatı olan ve Evkaf Nezaretinde kayıtlı olan bu vakıfların atamalarından devrin Padişahı atama ve yenileme beratları göndermişlerdir. Bu konuda önemli vesikalardan birisi olan H.1289/M.1872 tarihli Sultan Abdülaziz tarafından gönderilen berattır:
Abdül Aziz bin Mahmut han muzaffer daime –Hu Nişan-ı şerifi âli şan-ı sami-i mekan-ı sultan-ı tuğrayı garra-i cihan-sitan-ı hükmüm oldur ki Evkâf-ı mülhaktan Barçınlı kazasında İnilüce nam-ı diğer Seydi karyesinde vaki' Seyyid Basri zaviyesi vakfından ber-vechi meşruta sülüs hissesi zaviyedarlik cihetinin tevcihine dair varid olan inha üzerine kuyudu lazimesi bil-ihraç muamelat kalemiyesi lede 'l-icra ber-vechi meşruta sülüs hisse ciheti mezküre mutasarrıfı, müteveffa Derviş Ahmet bin Ahmet'in mâhlulundan mahkeme-i teftiş evkaftan olunan i 'lam mucibince sulb-i sahih oğulları iş bu rafi'-i tevki'-i refî'ş-şan-ı hakani Murad ve ismail ve Mehmetzide takvenüm iştiraken ve seviyyen ber-muceb-i nizâm bi 'n-nefs bilâ kusur edâ hizmet etmek vezaviye-i mezbure derununda âyende ve revandeyi i 'tam eylemek şartıyla bi 't-tevcih yedlerine berat-ı alışanım ita olunmak babında evkafı hümayunum müstişarlığı tarafından bi 'l-i 'lâm ifade olunmak mucibince tevcih olunmak fermanım olmağın bin ikiyuz seksen dokuz senesi Saferü 'l-Hayrının yirmi birinci günü tarihiyle berat-ı hümayunum virdüm ve büyürdüm ki muma 'ileyhim ber-veche meşruta sülüs hissesi cihet-i mezküreye işteraken ve seviyyen şart-ı mezkur üzere mutasarrıf olalar şöyle bileler âlemet-i şerifîke i'timat kılalar. Tahriren fi'l-yevmü's-seba ışrıne min şehr-i Zilkade li-sene tıs 'a ve semanni ve mieteyn ve elf. Be makam-ı mâhrusa-i Konstantaniyye "
H. 1289 /M. 1872 tarihli bu berat-ı şerifte vakfın mütevellisi Ahmet oğlu Derviş Ahmet'in ölümü üzerine yerine oğullarından Murat, İsmail ve Mehmet atanıyorlar. Bunlar vakfı aynı seviyede yetki ve şartlarda idare etmeleri isteniyor.
1335/1916 tarihli ilamda belirtilen mütevelliler:
1. Osman bin Abdullah
2. Sarı Ali oğlu Abdullah bin Mustafa
3. Aliye oğlu Hasan bin Osman
4. Hatip oğlu Mehmet Ali bin Hacı Hüseyin
5. Tekkenişin oğlu Bektaş bin Halil
6. Kara Mehmet oğlu Mehmet bin Eyyüb
7. Hatip oğlu Ali bin Abdüsselam
1924 yılında tekke ve zaviyelerin kapatılması üzerine uzun süre bu işi gayri resmi olarak yürütmektedirler.
4.Türbe: Seydiler Kasabasının, Hisar Kaya mevkisinde Külliyenin günümüze ulaşan birimlerinden cami, türbe, hâzire ve çeşmesi bulunmaktadır. Binalar ahşaptır. Türbenin bahçe giriş kapısının sol tarafındaki ihata duvarında 13.asır olarak tarihlenen bir adet resimli Türkmen mezar taşı vardır Türbe içinde 10 sanduka vardır. Bunlardan en başta ve büyük olanı Seyyıd Hasan-ı Basri Hazretlerine aittir. Diğerleri eşi, çocuklarının sandukalarıdır.
Türbenin içinde el-Mehmet Emin imzalı bir beyit vardı. Çok güzel nesih hatla yazılmıştır.
"Sakın terk-i edeb etme makam-ı feyz-i âli evliyadır bu Mücahit fi-sebilillâh evlâd-ı resul Hazret-i Hasan Basri' dir
Seydiler Kalesi
Önemli Açıklama: Bu makale Dr.Muharrem BAYAR’ın İscehisar isimli kitabından alınmış olup, yazılanlar kendisinin araştırma sonuçlarıdır